Dilan EREN
25.01.2021
BİR DİLEK KİTABI “YERLİ YERSİZ CÜMLELER”
“Küçülsem. Tek noktada toplansam. Yaşam büyük, amenna. Ama ben biraz sadeleşsem, durulsam. Ben küçülsem dünya büyük olsa.”
Herkesin bir arzusu vardır. İstemek, dahasını dilemek, yolu uzatmaya çalışmak ya da yaşamın harikulade kısımlarına denk gelmeye çalışmak... Tüm bunlar insan olmanın gereklerinden sayılabilir. Varlığımızın temelini, ilk insanı düşününce bile sağlaması yapılabilecek bir durumdur bu. Hz. Adem ve Havva’nın insanın hayallerinin ötesinde olan, varoluşun en çok arzulanan cennetteki yaşamlarına son veren şey ellerinde olana değil de olmayana olan istekleriydi. Cennet meyvesi (elma, hurma ya da her neyse) dünya sürgünün kapısı ve oradaki tüm nimetler içindeki tek yasaktı. Belki dünya serüveni başlasın diye yaratıcının bir sınavıydı bu, bilmek mümkün değil. Ama görünen şu ki arzu insanın nefes almak kadar temel bir güdüsüdür. Bu denli büyük bir arzunun getirdiği ceza insanoğlunu korkutmuş olacak ki dileklerini daha seçici ve küçük şeylere dönüştürdüklerini söyleyebiliriz. En azından benim ve birkaç tanıdığımın gözünü korkuttuğunu söylemek doğru olacaktır. Kurban adeti, adak adamak, bağışlar gibi bir sürü istek şekli geliştirdik. Her an her şeyi isteyebilmek içinde duayı dilimize pelesenk ettik. Gerçek dua içten gelen bir olguyken bizler bunu arzularımıza köprü haline getirip olur olmadık yerde kullanmayı daha uygun bulduk. Tüm bunlar uzun uzadıya konuşulacak kadar çok aslında. Ama dilek meselesine biraz romantik biraz da sürprizli bir yoldan değinmek istiyorum. Kitapları başucunda düzgün yürümek için değilde, akla ve fikre yeni ufuklar açsın diye kullananların duası, adağı, dileği olan bir yolu kastediyorum. Bir dilek kitabından, daha doğru bir tabir gerekirse benim dilek kitabımdan bahsedeceğim.
“Nazan Bekiroğlu, Yerli Yersiz Cümleler.” Sevgili yazarın kaleminin ne kadar harika olduğu üzerine sayfalarca yazabilir, günlerce bundan bahsedebilirim. Duygu yoğunluğu, konulara hakimiyeti, düşünme tarzı, kalemini tutuşu ütopik bir dünyaya kapılar açıyor. Bu kapılardan birine denk gelebilmenizi dilerim. Denk gelip dünyasından zevk aldığım eserlerinden biri dilek kapısı diyebileceğim “Yerli Yersiz Cümleler”dir. Kitabını yazarken sağda solda karaladığı cümleleri bir araya getirmek istediğini sonrasında da işin boyutunun büyüdüğünü belirtmiştir. İlk kitabından yirmi yıl sonra yazdığı bu eseri geçen zaman içinde hatırladığı, hatırlamadığı cümleleri birleştirerek yazdığını da eklemiştir. Kitapta bu konu üzerine ufak bir anlatımı da vardır. İçeriğinde de hemen her konuda başlıklar bulabileceğimiz ufak yazılar mevcuttur. Her başlığın altını zevkli kalemiyle süsleyerek okuyucuya sunmuştur. Bana sunulan kitabı dileklerim için kullandığımı belirtmeliyim. Peki nedir bu dilek-kitap ilişkisi?
Tek kişilik de oynanabilen bu oyun oldukça basit, bir dilek ve bir kitaba ihtiyacımız var. Bazen gözler kapatılıp dilek dileyerek herhangi bir sayfa açılır bazen de bir dilek tutup ve bir sayı söyleyerek başlar oyun. Ama her iki şeklide de açılan sayfada görülen ilk cümle okunur. Yerli Yersiz Cümleler’i diğerlerinden ayrı tutan şey her cümlesinin bir dileğe denk gelecek şekilde yazılmasıdır bence. Yazar bunu tasavvur etmiştir diyemem ama okur olarak kitabın bu yönünü keşfettiğimi söyleyebilirim. Bu keşif gözümde kitabı da bir dilek kitabı haline dönüştürdü. Merak etmeyin piyasadaki “Enerjinizle çalışan bir kitap yazdım. Her kitabın kendi ışığı var. Birbirinizin kitabını kullanmayın çünkü kitap sadece sahibine itaat eder.” saçmalıklarından biri değil. Sevgili yazarın dilek kitabı meselesiyle alakası yoktur. Çünkü yazar yazdığıyla, okur ona iyi gelen şekliyle ilgilenir. Okumak da yazmak kadar sanattır. Zaten sanatçı okurların, piyasa dolandırıcılarıyla işi olmaz.
Romantik ve sanatlı bir arayışın sonucu oluşmuş bir oyunu paylaşıyorum sizlerle. Altmış sekiz başlıktan oluşan bu eserin en iyi özelliği konu yelpazasinin geniş olması. Bu geniş yelpazeden hemen herkese uygun şeyler çıkacaktır. Zaten yazarın herhangi bir eserini okuyan herkes bilir ki ele aldığı her konuya farklı açılardan bakar. Bu farklılık da ufukta bir gökkuşağı oluşturur. Elinizi bu renklere bulamanızı dilerim. Zira gökkuşağı ilahsal bir şölendir, bazılarınca uygun bulunmadığı için yasaklanan bir sembol değildir.
Gelelim oyuna. “Bir dilek dile ve bir de sayı söyle” şeklinde oynanan oyunu ben başlatıyorum. Dileğimi dileyip kitabımı açacağım ve ilk gördüğümü okuyacağım. Ama bir hatırlatmada fayda var. Oyunun şartı bu harika kitap değil tabiki. Herkes kendi dilek kitabını seçebilir. Benim dilek kitabım naçizane bir tavsiyedir. Lütfen bir dilek dileyip bir sayı söyleyerek gözgöze geldiğiniz ilk cümleyi okuyun. Karşılaştığınız her cümlenin kalbinize dokunmasını temenni ederim. Zira benim karşılaştığım kelimler dahi kalbime dokundu. Dileğimin karşılığını da sizlerle paylaşıyorum.
“Küçülsem. Tek noktada toplansam. Yaşam büyük, amenna. Ama ben biraz sadeleşsem, durulsam. Ben küçülsem dünya büyük olsa.”
(S. 307)
Bazı şeyler çok güzelin karşılığı hoşluk dolu bir kitaba denk gelebilir. Sizin “Bazı şeyler çok güzel"iniz” nedir?