top of page
IMG-20221214-WA0013photoAid-removed-background_edited.png

Burak SOYER

07.11.2023

Yücel Balku Külliyatı Tamamlanırken…

yalnız iğdenin kokusu.jpg
  • Instagram - Black Circle
  • Twitter - Black Circle
  • YouTube - Black Circle
  • Facebook - Black Circle

“Yalnız İğdenin Kokusu” Yücel Balku’nun anlatı dünyasındaki hâkimiyeti ve kıymeti kendinden menkul öykülerine dair ipuçlarına, bu ipuçlarından hareketle oluşan şiirlerine ve nefes aldığı her yere karşı olan merakının satırlara dökülmüş hali olan düşüncelerinden kendisiyle yapılmış söyleşilerine kadar birçok bölümden oluşuyor.


Geçen yıl, tam da bu zamanlar, “Bize anlatacak kim bilir kaç masalı vardı, içinde kaybolacağımız, kendimizi karakterlerinin aynası gibi hissedeceğimiz, gerçeğin sınırlarını ihlal edeceğimiz, Bursa’nın altında ne varsa üstüne çıkaracağımız, üstünde ne varsa altına gömeceğimiz, efsanelerinin peşine düşeceğimiz, sabahçı kahvelerinde hikâyelerine yancı olacağımız daha kaç kişi vardı acaba… El mecbur, eldekilerle yetineceğiz,” diye yazmışım Yücel Balku’nun Ketebe Yayınları’ndan çıkan “Sükût Ayyuka Çıkar” ve “Goncanın Üçüncü Günü” kitapları için. 15 Aralık 2003 yılında kaybettiğimiz Yücel Balku, erken vefatıyla sadece yakınlarının değil, okurlarının da bir tarafını eksik bırakmıştı. Yine Ketebe Yayınları tarafından yayımlanan “Yalnız İğdenin Kokusu”, hem bu eksiği hem de Yücel Balku külliyatını tamamlıyor. Kitap, yazarın anlatı dünyasındaki hâkimiyeti ve kıymeti kendinden menkul öykülerine dair ipuçlarına, bu ipuçlarından hareketle oluşan şiirlerine ve nefes aldığı her yere karşı olan merakının satırlara dökülmüş hali olan düşüncelerinden ve kendisiyle yapılmış söyleşilerden oluşuyor. Yayımlanmamış yeni şiirleriyle birlikte bir de öyküsünün yer aldığı “Yalnız İğdenin Kokusu”, Yücel Balku’nun ifade, düşün, anlatım, biçim dünyasına bir yolculuk niteliği taşıyor. 


Daha önceki eserlerinde olduğu gibi geçmişiyle bugün arasında, efsanelerle, gizlerle, sembollerle birleştirerek yazdığı, tarihin kokusuyla beraber, gelenekselle modernin arasındaki köprüden geçiren öyküleri, Balku’nun imzasına dönüşüyor “Yalnız İğdenin Kokusu”nda. Buradan kaptığı hareket alanının çok da dışına çıkmayan şiirleriyle, bir anlamda öykülerini farklı bir biçimle devam ettiriyor. Denemelerinde ise yine edebî yanı ağır basan yazılar sunarken günümüz dünyasına, güncel meselelerine değinmekten geri kalmıyor. Yine öykülerinde sıkça rastladığımız, “bir mekan olarak” “şehri” kendine ikamet yeri olarak seçiyor. Sokaklarında dolaşıyor, sıradan insanların sıradan yaşamlarını gözüne kestiriyor. Balku’nun, edebiyata, yazmakla arasındaki bağa da kendi yazdıkları haricinde, onunla yapılmış söyleşilerle tanık oluyoruz kitapta. 


“Yalnız İğdenin Kokusu”, sadece yarım kalmış bir hikâyenin sonunu getirmiyor. Aynı zamanda kendi kendine kurduğu dünyanın içinde var olanı satıra döken, dışında kaldığı dünyaya kendi dünyasından bakarak onu yorumlayan bir yazarın fikriyatına da dahil ediyor o satırları okuyan herkesi… 

bottom of page