Zeliha Kral
01.10.2020
TİLLE'NİN GELİNİ
"Sevda türküleri söylenir her sabah Fırat kıyılarında,
güneşe karşı kıl çadırlarda..."
'Yaşayan yazarlar' başlığında, sevgili Rıfat Mertoğlu'nun
kadının gelenekle eşitsiz mücadelesini anlattığı romanı;
TİLLE'NİN GELİNİ'nden bahsedelim.
Sene 1962, Hatay - Yayladağ..
Askerlerin her gece kaçakçı avına çıktıkları aysız, karanlık, ağıtlı geceler.
Askerler yaman, gözüpek.
Kaçakçılar ölümün üzerine korkmadan yürüyen, gözleri kara adamlar.
Gökyüzünün çamura sıvanmış gibi deliksiz karanlık olduğu o gece
Asker Aro bir kaçakçının canını bağışladı.
Bu kararının geleceğini çizeceğini bilmeden...
Günler sonra 13 yaşındaki Sera'yı Yayladağ'dan, doğduğu topraklardan koparıp,
Fırat'ın kıyısındaki kendi köyüne, Tille'ye götürecekti Aro!
Ve böylece Sera için bitmek bilmeyen özlemin,
yüreğinden diline yansıyacağI, günler başlayacaktı.
Fırat'ın sesi, Sera'nın sesi olacak, taşacak taşacak taşacaktı...
Tille'nin insanı saran havası Sera'yı da etkisi altına alacak
ama Sera koparıldığı babasını,
üvey annesini, kardeşlerini hep özleyecekti..
"Yitik zamanlar ömründen eksilen yapraklardı...
Anılar kanayan yaraydı, tuz basmakla dinmiyordu."
Özlemin dayanılmaz olduğu böyle zamanlarda,
Ape Cımo'nun her gece anlattığı
halk hikayelerini dinleyerek geçirdi günlerini Sera.
Tille'deki yaşamına renk katan tek şey bu hikayelerdi.
15 yaşına gelince Sera'yla Aro'yu evlendirdiler.
Ardarda iki kız evlat dünyaya getirdi Sera,
sevmediği, ona zorla sahip olan Aro'dan!
Erkek (!) evlat istediler, ziyaretlere götürdüler Sera'yı.
O da oldu ama Sera Yayladağ'ı, babasını özlemekten vazgeçmedi..
Geleneğin katı, ağır yükü altındaki bir kocanın vicdansızlığına da katlanmaya devam etti.
Ne Tille'nin soğuğu bitti ne Sera'nın çilesi.
"Tille'de kış; uzundu, karanlıktı, soğuktu, yalnızlıktı."
Gün geldi, Kanlı Fırat'ın suları yükselmeye başladı.
Tille boğuluyordu.
Köylü, mezarları kazıp, ölülerinin kemiklerini de yanlarına alıp,
Siverek'e göç ediyordu.
Bunca zaman kendi kaderine boyun eğen Sera,
evlatları için aynısını yapmayacaktı.
Tille'yi terk etme sırası şimdi Sera ve dört çocuğundaydı.
Kendisi için yapamadığını çocukları için yapıyordu işte..
Geriye tek bir soru kalmıştı;
"TİLLE'NİN TUFANI SERA'NIN AHI MIYDI?"