10 yaşındayım.
"Henüz on yaşındayım" mı demeliyim, yoksa "Büyüdüm ve artık on yaşındayım" mı demeliyim bilmiyorum. Karar veremiyorum. Tam karar verdim diyorum aklımı karıştıracak şeyler yaşıyorum. Neye göre davranacağımı inanın ben de bilmiyorum. Mesela annem bazen diyor ki "Artık büyüdün, bak kardeşine, sen onun ağabeyisin. Ben olmazsam ona sen bakarsın." "Sen niye olmayacakmışsın" demiyorum. Büyüğüm çünkü. Bir büyük gibi davranıp bu soruyu sormamalıyım. Ama bazen de "Dur yapma, sen daha küçüksün" gibi cümleler kuruyor. Şimdi ben küçük müyüm, büyük müyüm? Bilmiyorum. Babam da geçen gün annemle tartışırken (yine) "Gitmesin okula, çalışsın eve para getirsin" diyordu. İşte o zaman, tamam dedim artık şimdi kesin büyüğüm. Ee eve para getirmem beklendiğine göre… Sonra birden durdum. Ya okul? Okulda evde olduğumdan daha mutluydum. Arkadaşlarımı da öğretmenimi de çok seviyordum. Orada kafam karışık değildi. Olmam gerektiği yaştaydım.
On yaşındaydım ve küçüktüm.
Bir gün okuldan eve giderken yine büyük mü olacağım yoksa küçük mü diye düşünüyordum. Evimize yaklaştıkça annemle babamın sokağa taşan seslerini işittim. Şimdi büyük olma zamanıydı. Kardeşimi onlardan korumalıydım. Çünkü böyle zamanlarda ikisi de çok tehlikeli olurlardı. Ben büyük olduğum ve artık alıştığım için korkmuyordum. Eve girdiğimde annem hıçkırıklarla ağlıyordu. Kardeşim de bir köşede anneme eşlik eder gibi ağlıyordu. Babam ağzında bir şeyler geveledi ve ceketini alıp kapıyı da hızla çekerek evden gitti. Annemin hıçkırıkları giderek azaldı ve nihayet sustu. Beni fark etti. Oysa ben geleli epey olmuştu. "Aç mısın?" diye sordu. Açtım aslında ama "hayır" dedim. Annem bu kez içeride sessiz sessiz ağlıyordu. Yani o sessiz olduğunu düşünüyordu ama ben duyuyordum. Sonra yanımıza geldi. Düştü mü yoksa oturdu mu pek anlamadım ama bizimle konuşmak istediği belliydi ve bunu iyi bir konuşma olmayacağı da. O da bir şeyler geveledi ağzında. "Sizi çok seviyorum" dedi. "Mecburum" dedi. "Kardeşine iyi bak" dedi. Sanırım biraz önce ağlarken hazırladığı çantaydı elindeki aldı ve gitti.
Annemi bir daha görmedim. Sadece konuşurken titreyen sesi kaldı aklımda.
Babam mı? Yok o gitmedi. Sadece bize bir süre hayatı zehretti. Daha sonra bize acıyan bazı komşularımız tarafından haber verilen "yetkililerce" o evden alındık. Yine büyük mü yoksa küçük mü olacağımı bilemediğim bir yerde yaşamaya başladık. En azından okula gidebiliyordum. Okulum değişmişti ama ben bu okulu da çok sevmiştim. Orası benim en güvende olduğum yerdi.
Şimdi bu anlattıklarımdan dolayı bana üzülüyorsunuz değil mi? Hayata bir sıfır yenik başladığımı düşünüyor olmalısınız. Hayır, öyle değil. Çünkü benim "yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var."
Şimdi ben nerde miyim?
Size iyi bir haberim var. Ben büyüdüm. Yo yo kafam karışık değil, bu sefer gerçekten büyüdüm. "Yaşadıklarımdan öğrendiklerimi" gerçekten küçük olan çocuklara öğretiyorum. Bana "öğretmenim" diyorlar. Evet, öğretmen oldum. Ben de onların güvenecekleri yer oldum. Çok şey var öğreteceğim…
Tabi kör bir kurşuna kurban gitmezsem!