Özlem ÖZAĞAÇ
18.05.2021
BİR İTHAF BAŞLIK OLURSA
Sevgili Arsız Ölüm’e…
Türkiye’de postmodern romanın ilk örneklerinden biridir "Sevgili Arsız Ölüm." 1983’te yayınlandığında bir yandan övülürken bir yandan da fazlasıyla eleştirilmiş. Romandaki karakterlerin ve olayların gerçek sayılmasının yanında olayların oluş biçimi gerçeküstü olarak nitelendirilmiş. Kitapta zamanından sıyrılmış, gerçeküstü bir anlatım olduğunu biliyoruz. Latife Tekin’in bu radikal çalışması edebiyatımızda ilkler listesine adını Aktaş ailesi aracılığı ile yazdırmış diyebiliriz.
Huvat Aktaş Anadolu topraklarındaki herhangi bir köyde yaşayan herhangi bir insandır. Zamanın koşulları gereği bir süre büyükşehirde yalnız yaşamış, sonra ailesini yanına almıştır. Atiye köyde yaşarken oldukça dik başlıdır. Köyün kadınlarından farklıdır çünkü yabandan gelmiştir. Lakin şehre göç ettikten sonra Atiye değişir, bilge ruhu köyde kalmıştır, şehir aileyi yavaş yavaş tüketmeye başlamıştır.
Ailedeki çocuklar da göçten, fakirlikten kendilerine düşen payı almaktadır. Erkekler kız kardeşlerin üzerinde sınırsız bir güce sahiptir. Kızlardan Nuğber ‘in varlığı ile yokluğu birdir. Dirmit ise kente göçerken aklının yarısını köydeki tulumbada bırakmış, aile baskısı yüzünden her arzusunu bastırmış, yine de durmuş mu, durmamış, kendini türlü meşgaleler bularak oyalamıştır. Tulumba, kuşkuşotu ve Kepçe, Dirmit’i hayata bağlamıştır. Huvat şehre gelince huy değiştirmiş, elindeki yeşil kitaptan başka bir şey okumaz olmuştur. Atiye ne zaman evde düzen değiştirmek istese Azrail’i çağırmış, her seferinde kalan ömrünü alıp eve geri gelmiştir.
Hikâye üçüncü tekil şahıs ağzından, bilinç akışı tekniğiyle, arada kısa diyaloglara yer verilerek anlatılıyor. Anlatıcı; dil ve ideoloji bakımından roman kişilerine yakınken, olaylara ve kişilere farklı bir kültür düzeyinden baktığı için bu noktada kişilerden uzaktır. Olay örgüsü bakımından destan ve halk hikâyelerine benzer bir anlatım kullanılmıştır. Halk edebiyatı ürünlerinde kişilerin iç dünyaları değil, eylemleri önemlidir. Buna dayanarak Latife Tekin de romanında kişiler ile ilgili psikolojik çözümlemeler yapmaktan kaçınıyor.
Metnin kurgusu ideolojik bir çatışmayı sergilemektedir. Metindeki birbirinden bağımsız öykücükler ailenin sosyoekonomik durumunu, şehirdeki hayata tutunma çabalarını anlatır. Alt metin olarak Dirmit’in aydınlanmasını okuruz ama Latife Tekin bu konuda da romanının bir büyüme ve bilinçlenme romanı olan ‘Bildungsroman’a benzemesini istemez ve bu temayı diğerlerinin önüne çıkarmaz.
Pelin Özer’in yazdığı ‘Latife Tekin Kitabı’ yazar ile ilgili pek çok konuda bizi aydınlatmaktdır.
"Tekin’in ilk dönem romanlarında yoksulluk ve dil, birbirinden ayrılmaz. Yoksulların -yazarın deyimiyle- “mırıldanmaları”, çalıntı veya taklit bir dille konuşmaları, Tekin’in bu romanlarının karakteristik özelliklerindendir. Latife Tekin, anlattığı insanların günlük dilini ve konuşma kalıplarını kullanmıştır. Ayrıca halk anlatı türlerinin imkânlarından da faydalanmıştır. Tekin’in ilk dönem romanlarında sözlü dile ait unsurların sık kullanılması, yoksul insanların dünyasının yansıtılmasında önemli bir işlevi yerine getirmiştir. Yoksulların kendilerine ait dillerinin olmayışına dikkat çeken yazarın romanlarında mırıltıyı andıran bir sesin varlığı ağırlık kazanmıştır. Latife Tekin, diliyle, dilsizliği ve kimliksizliğiyle var olmaya çalışan yoksulları, ilk dönem romanlarında kesin bir çizgiyle diğer insanlardan ayırdığını şu sözlerle dile getirir: "Benim anlattığım insanlar yoksul; hayatın kıyısında, kenarında yaşayan insanlardı. Onların duyguları çok katışıksızdır, bunu içinde doğduğum ailede de izlediğim, keşfettiğim için rahatlıkla söyleyebiliyorum. Kin saf kindir onlar için, sevgi saf sevgi, öfke ise saf öfkedir, ara tonlar yoktur" (Özer 2005: 67).’
Sevgili Arsız Ölüm hem modern roman ögelerini hem de geleneksel hikâyemizin özelliğini içinde barındırır. Bu yüzden özgün bir anlatımdır. Farklı anlatım tekniklerini kullanması, Türk roman geleneğinin sınırlarını aşarak edebiyata yeni bir soluk getirmiştir. Latife Tekin anlatısı edebiyatımızda hak ettiği yeri bulmuştur.
Sevgiyle ve kitapla kalın…