Özlem ÖZAĞAÇ
03.06.2023
BİR AĞACA VE TÜM GÜZELLERE YAZILANDIR
"Dün varlığını, bugün yokluğunu"
“Bilmezler faniler onları nelerin beklediğini, nerelerden eksilip nerelerden çoğalacaklarını, kimlerle imtihan olup kimlerin elinden tutacaklarını...”
Uzun zamandır roman okumuyordum. “Beşerbazın Marifeti” kitaplığımda olmasına rağmen okumamış ve henüz Arlin Çiçekçi’nin kalemi ile tanışmamıştım. Sosyal medyada ve takip ettiğim edebiyat sitelerinde “Servi Nine ve Üç Güzeller” in 2023 Duygu Asena Roman Ödülü aldığını gördüm. Yeni kitap almamak için paylaşımları bir süre görmezden geldim ancak sonunda dayanamadım ve kitabı aldım.
Önce Arlin Çiçekçi’nin özgeçmişini okudum. Bu bölüm bana dili ve anlatımını fısıldadı. Kitabın adı, iki kapağın arasında modern bir masal okuyacağımızı söylüyor bu yüzden konu beni şaşırtmadı. Arlin Çiçekçi’nin kaleminde beni büyüleyen şey hikâyenin kurgusu oldu. Bir masal uydurulur, kurgunun her adımı takip edilir, ikilikler, üçlemeler kullanılır, mekân, kişi tasviri yapılır ama bir bütün olarak bir hikâye nasıl bu kadar boşluksuz ve tutarlı yazılır? Kitabı okurken bu sorular peşimi bırakmadı. Her sayfada bir önceki sayfanın izini sürdüm. Her bölüm bir öncekinden aldığı emaneti kendinden emin bir şekilde bir sonrakine devretti.
Hikâyenin kahramanı Servi Nine değil mi, anlatıcı kim, masalda mı yoksa gerçek dünya diye bildiğimiz bir yerde miyiz? Üç güzeller kimler? Sorular etrafımda uçuşurken hikâyeyi anlamaya başladım. Önce Suna, babası, halası ve kocası Fırat ile tanıştım. Suna’nın aldığı ilk nefes annesinin son nefesine eşleniyor, babası kızını el üstünde tutuyor. Suna sonraları Fırat’a tutunuyor. Bilge bir halanın kanatları hep koruyor Suna’yı. Muskası var Suna’nın. “…De ki şimdi yanındayım…” diye başlıyor, “…mutsuzluğu daim, mutsuz edeni ömürlük etmemeni dilerim. Senin elindedir…” diye bitiyor.
Bayramın son günü, elinde gazetesi, termosu ve ketesiyle parktaki servinin karşısına oturuyor Suna. “Salınmıyor bu defa servi. Esmiyor ya, ondan. Öyle kaskatı dikilmekte. Serviye rüzgar lazım, Suna’ya ne lazım?”
Suna’nın evin karşısındaki parkta oturup nefeslendiği günlerden birinde öğrendiği bir haber canını yakıyor. Servi başka bir yere taşınacakmış, bu arsaya da ev yapılacakmış. Mış mış da mış mış… İnandık mı? Suna inansaydı biz de inanırdık ama o da inanmadı. Dina ile birlikte servi için bir mücadeleye başlayacaktı. Bunu halka nasıl anlatmalıydı? Önce inanacakları bir hikâye gerekti. Dina’nın kuzeni Ararat ve gazeteci arkadaşları da bu hikâyeyi etrafa yayacaktı. Suna’nın Ağrı Dağı Efsanesi başlamıştı.
“İnsanın gözünde fer olsun hele. Hele yola çıktığı bir ameli olsun; dağları aşar da yine de ‘Usandım,’ demez.”
Rüyalarında bir ses üç güzelleri fısıldıyordu Suna’ya. Yeter, Zemzem, Bedriye… Düş de olabilir gerçek de. Biz nasıl okumak istersek öyle… Servi Nine üç güzeli bağrına basmış, birlikte burada uyuyorlar. Suna hikâyesini onlara borçlu, servi köklerini Suna’ya.
Metinleri katman katman açtığımızda kabukların altından masallar ve mitler çıkar. Bildiğimiz gibi mitsiz insan ve mitsiz kültür yoktur. Mitler bütünleşme projeleridir. Mitler kültürlerin omurgası ve zihnidir… Bireyleri ve toplulukları anlamlı bütünlükler içinde tutan çerçeve ve eksen öykülerdir.* Bunu bilen kişi; Suna, Dina ve Arlin, hikâyeden güç alır. Suna hikayesi ile bir ağacın ömrünü baki kılarken Arlin Çiçekçi Servi Nine ve Üç Güzeller’i edebiyatın tescilli eserlerinin yer aldığı rafa yerleştirmiştir.
“Hayat anlardan ibaret derler ama yanılırlar, hayat aslında sonlardan ibarettir.” epigrafıyla açılan kitabın her bölümü ayrı bir son olarak adlandırılıyor. Çizgisel zamana meydan okuyan eser tarih, mitoloji, güncel hayat bilgileri ile okuyucuyu etkilemeyi başarıyor. Yazarın okuyucuyu sıkmayan dili, günümüzde her kuşağa her yaş grubundan insana hitap ediyor. Edebiyatın büyülü dünyasında emeklemeye çalışan bir genç ya da yılların deneyimi ile kitap seçen bir yetişkin olsun, hiç fark etmez, ödülünün hakkını veren bu kitabı herkes keyifle okuyacaktır diye düşünüyorum. Ömer Faruk Yıldız tarafından tasarlanan kapağı çok sevdiğimi de yazımı bitirmeden dile getirmek isterim. İthaki Yayınları’ndan çıkan Servi Nine ve Üç Güzeller’i okuyucu ile buluşturan herkese teşekkürler.
Sevgiyle ve kitapla…
Not: M. Bilgin Saydam "Psikomitoloji: "Ara-da-lığın" Bir Karmaşa Olarak İnşası, Doğu Batı Dergisi, Sayı 71