Telefonu kapattım.. odanın içerisini bir kaç adımla tavaf ediyordum.. içimde kopan çığlık kulaklarımda çınlıyordu.. ellerimi birleştirdim başımın üzerinde.. ne kadar süre o duvar dibinde oturdum bilmiyordum.. gözyaşımın değdiği yerler can yakıyordu..
... En başa dönelim.. bir insanı her şeyden çok seviyordunuz.. ama bu sevgi sıradanlaşmış bir birliktelik sevgisi değildi.. alenen seviyordunuz.. ellerini, kirpiklerini, gözlerinin rengini ve ses tonunu.. en yakın arkadaşınız, abiniz, sevdiğiniz.. hayatınızda kapladığı alanlar sıralamakla sona ermiyordu.. birlikte ilk dediklerinizi ve son dediklerinizi paylaşmış olmanın huzuru içinizde! Günler geçiyor, mevsimler değişiyor , buralara hiç kar yağmıyordu.. sonra bir gün bir sessizlik çöktü, bir karanlık..! güneşli ve umutlu günleriniz; saksısı kırılmış çiçeğin toprağı gibi tepe-taklak oluverdi.. ve gittiniz! Kapıyı son çeken olmanız içerde açık unuttuğunuz ışığın, kapatılmamış camın ve unutulmuş anahtarın suçunu size yükledi.. "gitti" diyenler ile "hak etti" diyenlerin savaşına şahit oldu bu asırlık çınar ağacı.. Oysaki gitmek, kalmanın yanında kocaman bir devrimdi.. size ait olan tek şeyin üstünüzdeki giysiler olduğunu anladığınız o an! Konuşacak eşinizin dostunuzun kalmadığını anladığınız an! Yollara, durak isimlerine, kapı komşunuzun yüzüne hatta içerisinde bulunduğunuz coğrafyanın havasına bile aşina değilsiniz.. bir uğultu yükseliyor ötelerden.. ve siz o andan itibaren aklınızın bir köşesinde yaşamaya başlıyorsunuz.. ıssız , ışıksız, sesin ve soluğun eksikliği için de.. kapınızın önünden elinde mumlar olan dost yüzler geçiyor.. ne onlar aydınlatmak istiyor o karanlığı ne de siz bu huzura gölge etsinler istiyorsunuz.
Duvarın dibinden kalkıyorsunuz.. yüzünüze çarptığınız her su damlası bir tokat acısı ile işliyor teninize.. aklanıp paklanıp bir köşede içinizin odalarına bakıyor.. kâh mühür vuruyor kâh zincirliyorsunuz.. çok derinde bir yerde.. kalpte.. bir veda hutbesi başlıyor okunmaya.. yoluna bahtına dua tahtına, sebebiyetine beddua oluyorsunuz.. hem çok seviyor hem nefret ediyorsunuz.. bir türkü yarıda kalıyor, bir kitap parçalanıyor düştüğü yerde..