top of page
sinem_özcan.jpg

PANDEMİK KAST SİSTEMİ

İnsan başına gelmeden anlamıyor, bana gelmez zannediyor, acılar başkalarının hayatı için yaratılmış sanıyor.

    Terbiyesinden geçtiğim kitapların eğer etkilendiğim bir kısmı varsa, adet edindiğim üzere bir not defterine kaydını mutlaka düşüyorum. Belki bir iki satır, belki bir mısra, çok çok o günün ruh haliyle sayfanın en umulmadık köşesine karalanmış bir not şeklinde... Yazım güzel bu arada tarihin eğrilerini yine tarihe düzgün bir el yazısıyla kayıt ediyorum.


    Düşen bir uçaktaki kara kutu gibi düşünün! Defter birilerinin eline zor geçiyor, fakat ola ki eline geçti mi; alan bana dair, eğer dilden anlıyorsa, sağlam bir profil çıkartabiliyor. 

 

   Bugün yine kara kaplı defter elimde. Beni yazmaya teşvik eden de yine aşağıdaki cümlelerinde...

   Mart'ın 19'u... Absürd günler yaşıyoruz. Dünya virüs salgını altında ve karantinaya az kaldı yazmışım. Bugün ise Nisan'ın 5'i... Beklediğim gibi henüz karantinayı gören olmamış. Yani aslında adı çokça anılıyor, 82 milyon tek yürek, ilan edilsin diye sevgili Allah babaya çağırıyor, çağırıyor ama... Bir güç, görünmeyen bir el, kuru bir nefes, engelliyor. Sebepleri vardır mutlak, fakat bunun ne bilim katında ne de insanlık katında bir karşılığı oluyor. Neyse! Kalsın burası böyle, şimdilik bir es verelim böylesine.

 

    İnsanlık tarihi; nice zulüm, nice savaş, nice hastalık, nice salgın, nice pandemi görmüş. Doğanın görünmeyen bir dengesi var, gidebildiği yere kadar götürmüş insanoğlunu. Ama onun da bir taşıma kapasitesi var. Ters köşe bir örnekle... Sevmediğiniz adamla aynı yatağa kaç kez girebilirsiniz? O da bunun gibi, bir yerden sonra koparmış ipleri bizlerle. Şu günlerde yine yüzükleri atmış durumdayız. Çoğunun hayatında aşina olmadığı birini soktu hayatımıza. Yine bir tek kendi hayatını düşünüp yaban hayatı falan dinlemeyen insan eliyle tabii...

 

     "Corona"... Taç benzeri çıkıntılara sahip bir virüs ailesi kendisi. Öyle tüm dünyaya namını saldığına bakmayın, boyutu 125 nanometre. Yağ, protein ve RNA'dan oluşan kompleks bir yapıda. Gözle görünmediği gibi, mikroskopla da arası iyi değil. Görünmez ve hakkında net bir bilgimiz olmaması hasebiyle şimdilik insandan hızlı. Hayvanlara da bulaşan türleri var ama, mutasyonla genetiğini değiştirip hedefine bir tek insanı koyanıyla muhattabız biz, COVID-19'la. Haliyle yayılımı da bir tek insandan insana.

  • Instagram - Black Circle
  • Twitter - Black Circle
  • YouTube - Black Circle
  • Facebook - Black Circle
Yüz Maskesi
Screenshot_20200330_191913.jpg

    Aralık sonunda duyduk oysa Çin'in Wuhan kentinde ortaya çıktığını. Ağır bir zatürre tablosuyla solunum yollarını bloke ettiğini. Epey izledik sosyal medyadan, kayıtsız. Bir hastanın nakil sırasında doktoruyla güneşi izleyişini, içi titretmeyen bir duygusallıkla elden ele dolaştırdık hesaplarımızda. İnsan başına gelmeden anlamıyor, bana gelmez zannediyor, acılar başkalarının hayatı için yaratılmış sanıyor.

 

     Oysa, yeryüzünde dolaşım halinde olan insanın taşımadığı şey mi var dünyada? Bir gece WHO'nun son dakikasıyla pandemi ilan ediliyor, akabinde bizim ülkede de ilk vaka açıklanıyor.  

   Zor günler yaşıyoruz aslında, edebiyatının bile eğreti durduğu zamanlar yaşıyoruz! Vaka ve vefat sayısında dünya birbiriyle yarışıyor sanki. Kimse bu balık ağını beklemiyordu belli. Umulmadık anda tutuldular, umursamadıkları, eldeki teknolojiyi parayı işe yarar sandıkları anda yakalandılar. En organize sandığımız, disiplinini kıskandığımız ülkelerin bir tek jelatinlerinin parlak olduğu anlaşıldı. Altında koca bir ego, çökmüş sistemler, rehavetli liderler yatıyormuş anladık. Parası olan, zengin olan yönetimler vatandaşını sağlama aldı almasına ama asıl trajedi kendi evimizdeymiş, sona kaldık virüs bizi vurmadı diye sevinirken sondan gelip ilk bizi, en bizi vurmuş onu anladık.

 

    Dengeler değişiyor demiştim bir paylaşımımda. Huxley kitabı okuyor, Black Mirror bölümü izliyoruz sanki. Şirinler köyüne döndü gerçekliğimiz... Herkes birer 5 yıldızlı tatil köyü mutfak şefine dönüştü. Evde ekmeğini yapmayan yok, yapmayanın da parası çok. Onu bile almaya gücü olmayanın ise bu ortamda virüse rağmen virüs tehlikesiyle çalışmaktan başka yolu yok. Herkes kendi evinde tek tek ülke kurup kararlar alarak adeta bir ülke yönetmeye başladı. Rastladığım, yerinde bir sosyolojik tespitin işaret ettiği gibi yaşandı: "Bir çeşit pandemik kast sistemi ortaya çıktı: Zenginler tatil mülklerine kapandı, orta sınıflar yerinde durmayan çocukları ile evlerinde mahsur kaldı, işçi sınıfı cephe hattında."

Covid 19
Heykel maskesi

    En önemlisi bilimden öteye yol gitmediği anlaşıldı. "Herkes din çalışmıştı ama dünyanın sınav sorusu biyolojiden çıktı." Haliyle ekonomiden, paradan, savaştan, mülkiyetten başka şey görmeyen gözler neye uğradığını şaştı, yuvalarından dışarı taştı. Belirsizlik tuhaf şey koca engelleri aştı. Artık fabrikalardan çok laboratuvarlar işliyor yeni gerçekliğimizde. Virüs tek, biz hepimiz. Gak deyince aşı bulunamadığı, guk deyince 10'lu yılları bulan yeni bir ilaç keşfedilemediği için tüm duyularımız bilim dünyasından gelecek bir haberde. Başka hastalıklar için üretilmiş halihazırda zaten var olan ilaçların bu virüs enfeksiyonunda kullanımı, etken maddelerin, moleküllerin yeniden konumlandırılması üzerinde duruluyor. Bu daha hızlı yol alabilmemiz adına elzem görünüyor.

  Velhasılı... Bu günler elbet geçecek, öncekilerin de geçtiği gibi. Ancak iş ki bundan ders çıkarabilmekte! Her şeyin kolaylıkla ulaşılabildiği bir ortamın tadı olmayan canlıları iken... Travmalarımızdan yeni bir biz, yeni bir düzen, yeni bir insanlık çıkarabilmekte...

  • Instagram - Black Circle
  • Twitter - Black Circle
  • YouTube - Black Circle
  • Facebook - Black Circle
bottom of page