06.01.2021
HAYAL GÜCÜ VE MASAL
Yazmayı seven biri olarak beslenecek yeni kaynaklar aramayı severim. Bunu kimi zaman müzeleri gezerken kimi zamansa müziğin notalarına kendimi bırakırken bulurum. Fakat “sinema” bunların içinde en çok tercih ettiğimdir. Belki de ulaşılabilirliği daha kolay bir seçenek olduğu için böyle düşünüyorum, bilemiyorum. Fakat beslendiğim, sığındığım güvenli bir alandır. Tıpkı çocukken masallara sığındığım gibi…
Bu noktada sizlere ünlü bir masalı yeni bir yorumla sunmaya çalışan Pamuk Prenses ve Avcı (Snow White And The Huntsman) filmini önermek istiyorum. Filmin yönetmeni olan Rupert Sanders’ın ilk uzun metrajlı filmi olarak geçiyor. Herkesin de bildiği gibi orijinal fikir Alman Grimm Kardeşler tarafından derlenmiş fakat filmin güncel yorumuna katkı sağlayan senaristler de (Evan Daugherty, John Lee Hancock ve Hossein Amini) benim için yönetmen kadar değerlidir.
Pamuk Prenses ve Avcı’da bu zamana kadar bildiğimiz bu masalın atmosferi, karakterleri ve konusu yeni bir yorumla inşa edilerek izleyiciye adeta ters köşe yapıyor. Hikâye her ne kadar yine Pamuk Prenses ve Kraliçe’nin etrafında dönse de bu kez anlatılanlar bildiğimizden çok farklı ilerliyor.
Filmde Kraliçe bizim bildiğimiz masaldaki gibi kötü. Fakat filmde bu kötülüğü doğaüstü güçleriyle birleştirerek yorumlamışlar ya da diğer bir deyişle ölümsüz bir Kraliçe örgüsünde karaktere tanrısal bir boyut yüklenmiş de denilebilir. Pamuk Prenses yine duru bir güzelliğe sahip fakat masum, saf bir portreden çıkartılmış. Yeni inşa edilen bu Pamuk Prenses karakteri; tabiata ve insanlara sevgisiyle şifa veren ve insanlığı bu kötü Kraliçe’den kurtarabilecek tek kişi. En sevdiğim detaysa Pamuk Prenses’in “savaşçı” olması. Avcıya gelecek olursak, kayıp duygusu altında kendini affedemeyen, sürekli içki içen ama karanlık ormanın dilinden anlayabilen tek kişi. Yedi cücelerin ise bu yeni yorumda öykünün temelinde yönlendirici hiçbir etkin rolleri yok. Onlar yine maden işçileri ve Pamuk Prenses’i korumaya çalışıyorlar.
Pamuk Prenses’in savaşçı özelliğine biraz değinmek hatta bu konuyu açmak istiyorum. Hepimizin de bildiği gibi masalların, kadın kahramanların prensini bulup evlenmesiyle sonuçlanan, mutlu sonlarla biten ve bilinçaltımızda yarattığı “kadın” simgesine dair olumsuz mesajı bu filmde sanki biraz törpülenmeye çalışılmış. Bu durum filmin sonuna doğru daha belirginleşiyor. Kraliçe’nin yaptığı büyü, gerçek bir sevginin öpücüğüyle bozuluyor (belki bu kısım bizim hâlâ bu klişeden kurtulamadığımızın da eleştirisi olabilir) ve bu öpücüğü verense Avcı oluyor. Pamuk Prenses büyü bozulduktan sonra Kraliçe’yle savaşarak topraklarını geri alıyor.
Filme Pamuk Prenses’in bu savaşçı özelliğini bozan herhangi bir unsur yerleştirilmemiş. Çocukken izlediğim uyarlamada yedi cücelerle kalan, onların ev işlerine yardım eden, yemek yapan ve bunun karşılığında yanlarında kalabilen Pamuk Prenses detayı hiçbir şekilde yok. Yedi cüceler sadece Pamuk Prenses’i seçilmiş kişi olarak düşündükleri için tüm gücüyle korumaya çalışan ve cesur bir tablo yaratan karakterler olarak karşımıza çıkıyor.
Peki, Kraliçe’den bahsedip de aynasından bahsetmemek olur mu? Tabii ki hayır! Filmdeki ayna yorumu benim hoşuma gitti. Burada kullanılan “ayna”nın nesnelerin görüntüsünü veren, ışığı yansıtan tanımından çok uzak olduğunu düşünüyorum. Ayna, filmde altın renginde oval bir nesnedir. Aynayla konuşabilen ve aynayı görebilen tek kişi Kraliçe olunca bu durum kişinin kendisiyle olan çatışması, içinde yarattığı öfke ve nefretle olan devinimini en net gösteren ve bunu aktarabilen bir detay olarak daha da belirginleştirilmiş.
Ek olarak belirtmek istediğim; filmin bu yorumunda Kraliçe’ye dair durumun netliğe kavuşmuş olmasıdır. Kraliçe’nin yaşamından izler sunması, onu bu noktaya getiren duygunun temelinde yatan nedenlerin açığa kavuşturulması, izleyicinin kafasındaki sorulara cevap bulmaya çalışılması detayıdır.
Kısaca film görsel açıdan hoş fakat oyunculuk açısından değerlendirecek olursam, Kraliçe ve Avcı karakterlerinin daha iyi yansıtılmış olduğu kanısındayım. Pamuk Prenses’i canlandıran oyuncunun belki de izlediğim diğer filmindeki çizgisi zihnimde daha baskın kaldığı için bunu düşünmüş olabilirim. Çocukluğumuzun başkahramanlarının farklı bir yorumla ele alınması açısından izlenilebilir bir film olduğunu düşünüyorum. Şimdiden keyifli seyirler.