top of page
ayşegül atılgan.jpg

Ayşegül ATILGAN

26.03.2023

OYUNUN OYUNU

GrZURpXe3Ai_edited.jpg
  • Instagram - Black Circle
  • Twitter - Black Circle
  • YouTube - Black Circle
  • Facebook - Black Circle

“Hayatta en güzel şey bir tabak sardalya…”

Dünya Tiyatro Günü ilk defa 1961'de Uluslararası Tiyatrolar Birliği (International Theatre Institute) tarafından kutlandı. Her yıl 27 Mart günü ITI merkezleri ve dünya çapında tiyatro grupları tarafından kutlanmaktadır. Pek çok ulusal ve uluslararası etkinlik kutlamalarda yer almaktadır.


Dünya Tiyatro Günü’nü İzmir Bornova Belediyesi Şehir Tiyatrosu ve İzmir Devlet Tiyatrosu oyunu “Oyunun Oyunu” inceleme yazımla kutlarım.


Michael Frayn’ın yazdığı, Lale Eren Dalsar’ın dilimize kazandırdığı oyun üç perdeden oluşur. Birinci perdede oyunun provası, ikinci perdede prömiyerden bir ay sonra sahne arkası ve üçüncü perdede üç ay sonra turnedeki oyunun sergilenmesi işlenir.  Birinci perdede oyunun provasını izleriz ve tekrarlanan sahneleri görürüz. Ekibin sahneleyeceği oyunun ilk perdesinin provası bitince oyunun da ilk perdesi bitmiş olur. Oyunun ikinci perdesinde ise geçen provanın artık sahnelenme zamanı gelmiştir fakat son saniyeye kadar ekip bir türlü bir araya gelemez ve son anda tüm ekibin bir araya gelmesiyle oyun başlar. Bu bölümde sadece kulisi görürüz. Acaba kuliste neler oluyor? Sorusunun cevabını izlemek oldukça keyiflidir çünkü sahne arkası bambaşka bir dünyaya açılır. Sahne arkasında kendi sahne sıralarını beklerken oyuncular arasında tartışmalar ve yanlış anlaşılmalar yaşanır. Sahnenin önündeyse oyun tüm heyecanı ve hızıyla devam eder. Oyunun üçüncü ve son bölümünde ise oyunun turnedeki son sahnelenmesini izleriz. Bu bölümde sahne tekrardan bize döner. Oyunun ilk bölümünde provadaki aksaklıklar ve ikinci bölümdeki sahne arkasındaki aksaklık ve karışıklıklar bu bölümde zirve yapar ve turnenin son oyununda işler iyice içinden çıkılmaz bir hal alır. Oyuncuların bulunmaması gereken yerlerde bulunması, oyundaki nesnelerin olmaması gereken zamanda ve olmaması gereken yerde olması, oyuncuların sahneye yanlış zamanda girmesi oyunu bu bölümde bir hayli karışık yapar. Açılıp kapanan kapılar, oyuncuların bir oradan bir buradan çıkması ortalığı bir hayli karıştırır ve içinden çıkılamaz ve oldukça komik  bir hal alır oyun. 


İzmir Bornova Belediyesi Şehir Tiyatrosu (BBŞT) ve İzmir Devlet Tiyatrosu(İDT) oyunu “Oyunun Oyunu” BBŞT’de artan bir tempo eşliğinde iki perde olarak sahnelenirken İDT’de üç perde olarak sahnelendi. BBŞT’de sahnelenen oyunun iki perde olarak sahnelenmesi yoğun tempoda oynanması ve temponun düşmemesi avantajını sağlarken üçüncü perdenin de ikinci perdede verilmesi oyuncuların turneye çıktıkları son bölümün izleyiciler tarafından anlaşılmaması dezavantajına neden olur.  İDT’de üç perde olması sebebiyle ilk perde daha yavaş tempoyla başlayıp tempo ikinci perdede tırmanırken üçüncü perde de zirve yapar. BBŞT’de sahnelere piyano eşlik etmezken İDT’de sahnelere piyano (Erşah Gülerbaşlı) eşlik eder. Piyanonun eşlik etmesinin sahnelere ayrı bir ahenk kattığı söylenebilir. 


Önce provayı, sonra sahne arkasında yaşanan kargaşayı ve son olarak karakterlerle oyuncuların birbirine karıştığı temsili sahneye koyan oyuncular, 2.5 saat süren oyun boyunca sürekli artan tempoya başarıyla ayak uydururlar. İki katlı sahne dekorunun merdivenlerinden inip çıkan Burak Budak-Serkan Kunter  (BBŞT-İDT/Garry), Ege Kesmeci-Gizem Tataroğlu  (BBŞT-İDT/  Brooke-Vicky), Tilbe Taşlı-Hande Kılıç (BBŞT-İDT/Belinda-Bayan Brent) enerjileriyle göz doldurur. Kapılarla sahne arkasına gidip  gelen ve sahneyi turlayan Jülide Kara-Hülya Savaş (BBŞT-İDT/Dotty-Bayan Clackett), Hakan Onat-Özkan Gezgin (BBŞT-İDT/Frederick-Bay Brent) ile oyuna balkonda başlayarak hem salonda hem de sahnede olan  (Llyod/yönetmen) Hürkan Ünal-Yusuf Köksal (BBŞT-İDT) giriş çıkışların karışıklığında kaybolmadan oyunun hakkını verdiler. Sahnenin görünmez kadrosunu oynayan Hasan Gökhan Olcay -Zeynep Nutku (BBŞT-İDT) (Tim/sahne amiri), Göksu Oluklu-Neşe Arat (BBŞT-İDT/ (Poppy) ile tiyatronun gerçeği Murat Niyazi Emre-Musa Zindan (BBŞT-İDT/Selsdon-hırsız), çok yükselmeyen ama hiç düşmeyen tempolarıyla, sahneyi dolduran oyunculuklarıyla alkışları hak ettiler. Murat Niyazi Emre’nin oyunculuğuna bir parantez açmam gerekirse şahaneydi. 


Bayan Clackett yani Dotty, içinden geldiği gibi oynarken umursamaz bir hizmetçiye dönüşür. Roger Tramplemain yani Garry, telaşlı bir emlakçıyı canlandırmaya başlar. Brent çifti, Frederick ve Belinda, karışıklıkta düzeni sağlamaya çalışırken kendilerini karmaşıklığa kaptırırlar. Vicky yani Brooke ise, sarışın beklentisinin tersine, ezberi tam bir oyuncunun hiçbir dış faktörden etkilenmeden, sahnedeki karakteri nasıl oynanacağını gösterir fakat kendisi dışında olan biteni anlamadan, kurulmuş gibi rolünden hiç dışarı çıkmadan. Yönetmen Lloyd ise başarılı bir oyun çıkartmak için çalışırken artıdan çok eksiyle oyunun iyice karışmasına neden olur. Oyunu metinden sahneye taşımakla görevli olan yönetmenimiz, oyunun hem sahnede hem de sahne arkasındaki kontrolcüsü haline gelir. Yine de ikinci perdede işini ortaya koyar. Oyunun başından sonuna kadar değişmeyen tek karakteri Selsdon, karanlığın temsilinden aydınlığın yansımasına dönüşür. Oyunda yan rollerde gördüğümüz sahne amiri ve yardımcısı Tim ve Poppy ise, tiyatronun görünmeyen emekçilerini canlandırırlar.


Hayatta en güzel şey bir seyirlik oyun… Her yıl sahnelenen bu oyunu izlemeniz dileğiyle… İyi seyirler…

  • Instagram - Black Circle
  • Twitter - Black Circle
  • YouTube - Black Circle
  • Facebook - Black Circle
bottom of page