Burak SOYER
02.10.2023
Çocukların Cephesinde Yeni Bir Şey Yok!
Talip Emiroğlu’nun kaleme aldığı “Kanlı Ceket” ülkenin çalkantılı dönemlerinde yaşamış çocukların omzundaki zorlukları, kendi geçtiği yollarda edindiği tecrübelere sararak öykülerine taşıyor. Emiroğlu’nun öyküleri gerçekle dirsek teması içinde olsa da işlediği konuların, yeni bir şey söylememesi kitabı vasatın çok çok altında bırakıyor.
Giresun’un Piraziz ilçesinde doğan Talip Emiroğlu, Trabzon Fatih Eğitim Fakültesi ve Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Türk Dili ve Edebiyat bölümünden mezun olmuş. Doktorasını tarih üzerine yapan Emiroğlu, 1987 yılında kurulan Final Dershanesi’ne ortak olup eğitim işletmeciliğine başlamış ve daha sonra Doğa Koleji, BJK Koleji, Avrupa Kent Koleji’nin de aralarında bulunduğu 24 okul kurarak k12 seviyesinde hizmet vermiş. Kurucu başkanı olduğu Avrupa Eğitim Vakfı’na bağlı olarak Avrupa Meslek Yüksekokulu’nu kuran Talip Emiroğlu, daha sonra Kıbrıs Ada Kent Üniversitesi’ni ve Kocaeli Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi’ni hayata geçirmiş. Bazı gazete ve dergilere makaleler yazan Talip Emiroğlu, Destek Yayınları etiketiyle yayımlanan “Kanlı Ceket” kitabıyla kısa süre önce okurların karşısına çıktı. Kitaptaki öykülerinde, ülkenin çalkantılı dönemlerinde yaşamış çocukların omzundaki zorlukları anlatan Emiroğlu, tahminen kendi geçtiği yolları da sayfalarına taşıyarak öyküleri gerçeğe fazlasıyla yaklaştırmış. Buraya kadar diyeceğimiz bir şey yok. Ancak “Kanlı Ceket"in anlattıklarında ne var?” diye sorulacak olursa; edeceğimiz birkaç kelamımız mevcut.
“Yüklü” çocuklar
Bizimki gibi suların durulmadığı, aksine azdıkça azarak toplumun en köşesinde yer alan insanları vuran bir işleyiş sistemine sahip bir ülkenin vaziyeti anlatılırken çocukluk daima özne olarak kullanılır. Zira aksini iddia edemeyeceğimiz şekilde çocuk, umuttur, mutluluktur, neşedir ancak diğer taraftan da golün kralını yiyen de odur. Dünyadan haberi yoktur. Etrafında olan bitene anlam veremez. Vermeye çalışsa da “çocuk aklıyla” her şeyi iyiye yorar. Kötü hissetmemek için en berbat olayda bile iyimser davranarak ne kendini ne de etrafındakileri üzmek ister. Bu yüzden “yüklü”dür çocuklar. Onlar her gün daha da büyürken, hayatta da onların büyüme potansiyeline göre zorluklarla karşılarına dikilir. Hâl böyle olunca, Türkiye’nin yakın geçmişinin sosyopolitik süreciyle ilişkin romanlar, öyküler, şiirler yazılırken, filmler çekilirken, şarkılar yapılırken çocuk her zaman en çok ezilen ve üzerine bir de tüm ceremeyi çeken bir karakter olarak eserlerde yer alır. “Kanlı Ceket” de böyle bir yolda giderek meramını anlatmaya çalışan öykülerden oluşuyor.
Ne yaşamışlarsa kabulümüzdür…
Köyden büyük kente gelip hayata tutunmaya çalışan, parasızlıktan kendine dört beden büyük gelen ve bir ölüye ait olan bitpazarından alınan ceketle idare eden çocuklar var kitapta. Tek göz evlerde yer yataklarında uyumaya çalışıp sabah iki saat yol teperek okula varmaya çalışan ayakkabısı delik çocuklar da. Aile içi şiddetten nasibini alarak baba hariç tüm fertler için kendini siper edenler de. Bir bisikletin hayaliyle en yakın arkadaşının derslerine yardım etmeyi akıl eden ama sonunda hayal kırıklığına uğrayan “bizim çocuklarımız” var.
Darbenin üzerinden geçtiği çocuklar
Ülkenin üzerinden bir tank gibi geçen 12 Eylül Darbesi’nin yaralarından en fazla etkilenen de yine bu çocuklar. Vita yağ kutularıyla, radyolardan dinlenen ajansla, mahalle maçlarında ibrikten su satarak kuruş kuruş biriken paralarla büyümeye çalışan, hayatın volesini “erken dakikalarda” “kalesinde görmüş” çocuklar bunlar. Kendi büyüme sancıları yetmiyormuş gibi bir de hayatın getirdiği handikaplar karşısında önce afallayıp sonra yaşamak adına onların üzerinden atlayıp geçmek için ufacık yaşta mücadelenin ne olduğunu anlayan çocuklarla on yıllar geçirdi bu ülke. Devasa bir yığının içerisinde sadece bir sinek kadar yer kaplamasına rağmen, dertlerin tümünü sırtlamak zorunda kalan çocuklarla birlikte yaşlandı yine bu ülke. Ve evet, “Kanlı Ceket”te anlatılan her şey yaşandı bu topraklarda. Ancak aynı zamanda bir o kadar hikâye de bundan kırk elli yıl önce onlarca kişi tarafından anlatıldı…
Talip Emiroğlu, “Kanlı Ceket”te iyi niyetli bir işe girişiyor fakat yeni bir şeye girişmiyor. Anlattığı mevzular, işlediği karakterlerin hiçbiri yapay ve banal değil. Hepsi gerçek. Fakat burada aksayan nokta, yukarıda belirttiğim gibi, bunların hepsinin zamanında, zamanından sonra defalarca aynı veya farklı şekillere bürünerek anlatılmış, yazılıp çizilmiş olması. Bu, kitapta yaşanan dramı azaltır mı, elbette azaltmaz. Fakat kişisel ve toplumsal travmaların arasında kalmış bir dönemin çocuklarının dramını anlatmaksa derdiniz, onların bundan çok daha iyilerini hak ettiklerini unutmamanız gerekir…