Nüvit OSMAY
İNSAN MÜHENDİSLİĞİ
İnsan zihni her bir nesneyi, rengi, kokuyu tanımlayacak araçlara gereksinim duyar mı sizce? Sanırım bu sebeple çoğu zaman zihnim tecrübe ettiğim her bir durumu, hissettiğim duygulara göre anlam bulmaya çalışıyor. Birey olarak olduğum noktayı ve ulaşacağım mesafeyi de sorgulamama olanak tanıyor. Çoğu zaman böyle oluyor. Merak ettiğim şey bu noktada kişisel gelişim en az benim kadar sizler içinde önemli mi? Bu konuya aynı pencereden mi bakıyoruz?
Kişisel gelişim üzerine sizlere aslında tam bir başucu kitabı önerim var. Nüvit Osmay’ın “İnsan Mühendisliği” kitabı. Nüvit Osmay, Türkiye’de modern başarı kültürünün üreticilerinden biri diye geçerken bence tam bir hazine atlası diyebilirim. Kitapta öyle makaleler okudum ki “Hiçbir şey bilmiyormuşum şimdiye kadar,” dedim.
“İnsanı insan yapan, okuldan sonra edindiği bilgidir,” diyen Nüvit Osmay, kitabın ikinci baskıya önsözünde şöyle yazmış,
Ünlü yazar Steinbeck son kitaplarından biri için şöyle der: “Bu kitap, içinde bütün bilgi ve yeteneklerimi saklamış olduğum bir sandığa benzer, o benim her şeyimdir.” Büyük bir tevazuyla ve okuyucunun hoşgörüsüne güvenerek ben de “İnsan Mühendisliği” için aynı şeyi söylemek istiyorum.
Ne bu şimdi iki kelimeden oluşan basit ama birey olma çabası verirken zorlandığımız durum! En basit tanımıyla insan mühendisliği nedir? Bana göre birey olarak insanın kendini günbegün geliştirmesidir. Kitapta Nüvit Osmay şu şekilde tanımlıyor: “Başka bir deyimle metot mühendisliği, mühendislik alanında mantıksal düşüncenin, insan, malzeme, tezgâh ve takımlardan en verimli şekilde faydalanabilmek uğrunda kullanılması sanatıdır. Kısaca metot mühendisliği teknik alanda yapılan bütün işlerin en ufak ayrıntılarına kadar birçok mantıksal soruyla bombardıman edilmesidir.”
Bu kitap yanlışlarımı, doğrularımı, tuzaklarımı ve korkularımı çözümlememi sağladı. Özgüveni, özdeğeri, özbenliği ve özsaygısı olma yolunda bireyliğimi sorgulattı. Değişmeme değil dönüştürmeme yardımcı oldu. “Hedefim ne?” sorgusuna farklı bir vizyon kattı.
Her seviyeden her çeşit insanı anlamaya dair derin bir felsefi yolculuk diyebilirim bu kitap için. Herkesin ders alacağı bölümler, öğütler ve hikâyelerle dolu. Kitabın üzerini çizmekten keyif alacağını eşsiz bilgiler kaynağı…
Bir defa değil her zaman okunulmalı bu kitap.
“İnsan Mühendisliği” kitabında en beğendiğim ve tekrar tekrar okuduğum “İki Mektubun Hikâyesi” bölümünü biraz paylaşmak istiyorum. Meşhur İngiliz profesörlerinden Dr.James M.Mackintosh 1933 senesinde, 42 yaşında iken, kendisine 65 yaşına geldiği zaman açılmak üzere bir mektup yazmış. 1956 Şubatında 65. Doğum gününde bu 23 senelik mektubu açıp içindeki tavsiyeleri gözden geçirerek ikinci mektupla mazideki şahsiyetine cevap vermiş. Yazar kitabında her iki mektubu da paylaşmış.
Geleceğe Mektup
6 Mart 1933
Sevgili Mackintosh,
Size adınızla hitap etmekten çekiniyorum, çünkü sizi kâfi derecede tanımıyorum. Bununla beraber dostçasına bir nasihatin size faydalı olacağını düşünüyorum. Karakter ve görünüşünüzde, şimdiden hoşa gitmeyen bazı eğilimler belirmiştir.
İlk önce siz gittikçe daha fazla konuşkan olacaksınız. Bu hatayı frenlemeye çalışınız, çünkü bu kendinizden daha genç insanlardan hiçbir şey öğrenmeye tenezzül etmemenin ilk işaretidir. Bu sizi nihayet yeni bir şey öğrenmemeye kadar götürür. İyi bir dinleyici olmaya çalışınız, fakat söylenenleri hakikaten dinlemelisiniz. Bu yalnız baş sallayarak ve jestler yaparak dinliyor görünmekle olmaz.
İkinci olarak insanlardan ve hareketlerinden şüphe etmeyiniz. Bilhassa genç insanların işine karışmayınız. Onlara yardım etmek vesilesi için bile olsa. Eğer onlar, başları sıkıştıkları bir zamanda sizden yardım isterlerse, elinizden geldiği kadar yardım ediniz.
Üçüncü olarak, kendinize başkalarının sempatisini toplamaya çalışmayınız. Ruhen genç olduğunuza dair teselli verici içli sözler işitmek ümidiyle kendinize sevgili ihtiyar adam pozu vermeyiniz. Yapmacık herhangi bir cilaya ihtiyacı olmayan hakiki bir insan olunuz…
Mektup böyle devam ederken, 20 Şubat 1956’da Geçmişe mektup yazar.
Geçmişe Mektup
20 Şubat 1956
Sevgili Mackintosh,
25 sene önceki mektubunuza çok çok teşekkürler.
Gerçi o bana bir parça fazla ciddi ve ağırbaşlı geldi, fakat siz o zaman tabii babanız olabilecek kadar yaşlı birine hitap ediyordunuz.
Açık hakikat şudur ki, ben ihtiyacı bir fazilet olarak göstermemeliyim. 65 yaşında emekliye ayrılıyorum ve böylece mesele kapanıyor.
Dostane nasihatlerinize teşekkürler, onu mütevaziyane tatbike koyacağım.
Onu yazdığınızdan beri çok neşeli günler yaşadım…
Saygılarımla
James M.Mackintosh
Bir sonuca bağlayacaksam eğer ve sizlerle aynı pencereden bakıp bakmadığımı anlayacaksam; kişi kendi kendinin ustası oluyor yorumuna ortağız. Olmalı da. Haklısınız. Yeteneklerimizi, potansiyelimizi, korkularımızı, özlemlerimizi başka türlü anlayamayız. Yol verdiğiniz kendi benliğiniz, cevaplar kendi bulduklarınız, kaybettiklerimiz tavsiyelerden ibaret olgulardır. Günümüzün en çok tartışılan durumlarından biri kişisel gelişimse, “Geleceğe Mektup” yazma fikrine biz de ortak olalım mı?
Aylin Aktaş 06.04.2020