top of page
öznur biçer.jpg

Öznur BİÇER

18.10.2021

Hastalık Hastası

Moliere_edited.jpg
  • Instagram - Black Circle
  • Twitter - Black Circle
  • YouTube - Black Circle
  • Facebook - Black Circle

      Bugün sizlerle klasik Fransız tiyatrosunun kurucusu olan Moliere’nin orta çağdaki tıp ile dalga geçtiği; 1673’te yazdığı ve oynadığı (Argan karakterini oynamıştır), son eseri olan kitabını inceleyeceğiz. Aynı yıl içerisinde sahnelenen Hastalık Hastası’nda veremden muzdarip olan Moliere de oynamış, oyunda fenalaşıp birkaç saat sonra ise hayata gözlerini yummuştur. Söylenen odur ki, fenalaşan Moliere’i tedavi etmeye kimse yanaşmamıştır -ki bu da Moliere’nin kitapta da kehanette bulunduğu bir şeydir; gerçekten ihtiyacı olduğunda hiçbir doktorun tedavi etmeye yanaşmaması. Hatta ölümünden sonra bazı hekimler, Tanrı'nın Moliere'i cezalandırdığını ve böylece tıp fakültelerinin intikamının alındığını bile iddia etmiştir.


      Hastalık Hastası, Moliere’nin yazdığı bir tiyatro metnidir ve üç perdeden oluşmaktadır. Eğer tiyatro okumaya alışkın değilseniz okumanız şekilsel olarak biraz zor olabilir. Ancak tiyatro okumayı seviyorsanız, 125 sayfalık bu kitabı bir oturuşta bitirmek sizin için kesinlikle mümkün. Açıkçası ben okurken çok eğlendim, ana karakterimiz Argan ile hizmetçisi Toinette’nin diyalogları müthişti. Bir hizmetçi düşünün ki, diline hakim olamıyor, efendisine sürekli laf sokup dalga geçiyor ve bunu oldukça esprili bir dille sezdirmeden yapıyor. Klasik okumaya yeni başlamış ya da başlayacak arkadaşlar için bol kahkaha garantili bu kitabı kesinlikle tavsiye ediyorum. Gelelim kitabımıza…


       Hastalık Hastası olarak betimlenen Argan’ı aslında hepimiz tanıyoruz, her gün doktora gidip hasta olduğunu savunan, başka birinde bir şey çıktı mı ‘Aaa, bu kesin bende de var’ diyen, tetkikler yapılmasına ve bir şey çıkmamasına rağmen inanmayıp yine de hasta olduğunu savunan insanlardan bir tanesi diyebiliriz kısaca. Tıpta buna Hipokondriyazis denilmektedir.

 

“Ölen insanların hemen hemen hepsi hastalıktan değil, tedaviden ölüyor.”

     

       Girizgahta da belirttiğim gibi Moliere 17. yüzyıl tıbbıyla dalga geçmek amacıyla bu kitabı yazmıştır. Şimdi senelerce okuyup, bir sürü sınava girip zorla doktor olabiliyorken o zamanlar birkaç seminere katılmak yeterliymiş. Bu da insan hayatı gibi ciddi bir konuda çok kolay söz sahibi olabilen birçok insan yaratmış. Ayrıca o dönemde para karşılığı diploma veren fakültelerin olması da, içler acısı bir durum elbette.


       Karakterlerimize gelecek olursak; Argan orta yaşlı, zengin ve oldukça sağlıklı bir insandır. Ancak ne yazık ki kendini hep zavallı, hasta bir adam olarak görmektedir. Her gün düzenli olarak ilaç almaktadır, bağırsakları için ayrı, sindirim sistemi için ayrı, rahat bir uyku çekmek için ayrı ilaçlar kullanmaktadır. Ancak bir süre sonra masraflar ağır gelmeye başlamıştır ve buna çözüm olarak da kızı Angelique’nin bir doktorla evlenmesini ister. Ne kadar da sevgi dolu bir baba değil mi? 


       Başlarda Argan’a deli gözüyle bakmıştım ancak sonradan anladım ki bu tamamen boş kalmakla alakalı bir şey. Şöyle bir düşünelim. İşiniz, gücünüz var; azıcık bir parayla geçinmeye çalışıyorsunuz, dert tasa dağ gibi... Böyle bir durumda sürekli oturup benim başım ağrıyor, karnım ağrıyor, böbreklerime bir şey oldu diye ağlanıp doktora mı gidersiniz? Yoksa hayatınızı devam ettirmeye mi çalışırsınız? Ben tam olarak bu gözle bakıyorum olaya. Daha öncesinde Argan için varlıklı bir insan demiştik. Varlıklı olması, boş zamanının fazla olması ve ne yazık ki doktorunun ve eczacısının onun üzerinden para kazanmaları sebebiyle sen hastasın diye aklına girmeleri bu olayları doğurmaktadır. 

      Tam olarak burada hizmetçiden bahsetmek istiyorum. Çünkü kendisi Argan’ın hizmetçisi olsa da oldukça akıllı bir kadındır, efendisinin aslında hasta olmadığını bilir ve bu konuda sürekli onunla tartışır. Bir hizmetçinin efendisine kafa tutamayacağını söyleyen Argan’a karşılık “Efendi ne yaptığının farkında değilse, sağduyu sahibi hizmetçiye onu yola getirmek düşer.” diyecek kadar efendisine sadıktır. 


       O dönemde hacamat çok popüler ve maliyetli bir uygulamaydı. Ne yazık ki doktorlar bu yöntemi uygularken birçok insanın ölümüne sebep olmuşlar. Argan da, kendi hekimi olan Mösyö Purgon için zengin bir adam diye bahsederken Toinette hemen “Bu kadar zengin olduğuna göre, çok insan öldürmüş olmalı.” diyerek efendisinin doktoruna güvenmemesi gerektiğini laf çarpıtarak söylemeye çalışmaktadır. Ve tabii bütün bunlara sinirlenen Argan, Toinette’e sürekli bağırıp; küfürler savurmaktan geri durmuyor.


    İkinci karısının ise önemsediği tek şey kocasının parasıdır. Argan’ı cahil ve zengin biri olarak gören Beline, kocasının bir an önce ölmesini ve paraların kendisine kalmasını istemektedir. Ancak Argan karısına sırılsıklam aşıktır. Karısının kendisine ne oyunlar oynadığını bilmez. Ne kadar da muhteşem bir evlilik (!) değil mi?


      Okurken bol bol güldüren ama aynı zamanda da düşündüren bir kitap oldu. Herkese sağlıklı günler ve keyifli okumalar diliyorum…

  • Instagram - Black Circle
  • Twitter - Black Circle
  • YouTube - Black Circle
  • Facebook - Black Circle
bottom of page