top of page
ayşegül atılgan.jpg

Ayşegül ATILGAN

22.01.2023

FİLM GİBİ BİR HAYAT:
FORREST GUMP

forrest-gump-ekibi-yillar-sonra-bir-arada-1280x720_edited.jpg
  • Instagram - Black Circle
  • Twitter - Black Circle
  • YouTube - Black Circle
  • Facebook - Black Circle

“Gelsin hayat bildiği gibi gelsin”
Sezen Aksu

“Hayat bir kutu çikolata gibidir, içinde ne olduğunu bilemezsin.”

Winston Groom’un aynı adla yayımlanmış olan romanından usta yönetmen Robert Zemeckis tarafından beyazperdeye uyarlanan Forrest Gump, izlenmesi gereken filmlerden biri... Film havada süzülen beyaz bir tüyle başlar. Forrest (Tom Hanks) de beyaz bir tüy gibi saf ve nahiftir. Forrest, bu tüyü alıp kitabının arasına yerleştirir. Tüyün kitaba girmesinden düşmesine kadar Forrest’in çocukluğunda, gençliğinde, yetişkinliğinde başından geçenleri izleriz.

 

Frankl Victor’a göre insan doğası üç basamaklı piramit gibidir. Bu piramidin en altında fiziksel boyut (bedensel), ikinci basamakta psikolojik boyut (ruhsal) ve en üst basamakta tinsel boyut (ruh) yer alır. Forrest, düşük bilişsel işlevselliğin yanında fiziksel olarak da duruş ve yürüyüşünde bozukluk olduğu için ancak bacaklarındaki aparatlarla yürüyebilen bir çocuktur. Fiziksel eksikliğinden dolayı ruhsal yönü gelişmiştir ve kadere inanmaktadır. Fiziksel ve bilişsel eksiklerinden dolayı ötekileştirilmeye çalışılan Forrest, kaderin cilvesiyle yaşama tutunabilmiştir. Onu ötekileştirmeyen tek arkadaşı Jenny’dir. "Jenny" (Robin Wright). Forrest'ın en iyi arkadaşı ve tek aşkı. Zamanla Jenny ve Forrest'ın arkadaşlığı ilerler, her şeyi paylaşırlar. Bir gün birlikte yürürlerken birkaç çocuk tarafından zorbalığa uğrarlar, hedefleri Forrest olan bu çocuklar onu kovalamaya başlar. O sırada Jenny'in "Koş Forrest, koş!" ünlemesiyle Forrest bir anda koşmaya başlar. Kendini öyle kaptırmıştır ki durmadan koşar, aparatları parçalanır, adeta bir kuş olup uçar. Bu sahne izleyicilerin aklından çıkmayan kült bir sahnedir.

 

“İşimiz bu yaşamak”

“Herkesin bir kader çizgisi var mı yoksa rüzgâra kapılmış gibi oraya buraya mı sürükleniyoruz?”

Üniversite yıllarına geldiğinde koşu performansı sayesinde okulun Amerikan futbolu takımında yer bulur. Takımda gösterdiği performans, ona, dönemin başkanı  Kennedy ile tanışmaya kadar götürecek derecede ün kazandırır. Toplum normlarına ve kurallara uyduğu için başarılı addedilen Forrest eleştirisine karşı yaşamı olduğu gibi kabullenen ve yaşama bir şekilde tutunmayı başarmış Forrest eleştirisi daha gerçekçidir. Çünkü “insan tamamen koşullandırılmış ve belirlenmiş değildir. İster koşullara boyun eğsin ister karşı gelsin kendini belirlemektedir.” Jenny ise Forrest gibi yaşamı olduğu gibi kabullenmez. Kendini bir yere, bir kalbe ait hissedemediği için onu film boyunca başka şehirlerde başka insanlarla görürüz. Forrest ve Jenny’in yaşama tutunma ve kendini belirleme biçimleri farklıdır. Forrest Jenny’i her daim aklında ve kalbinde taşıdığı için yolları bir şekilde kesişir. “…kısa bir an için de olsa sevdiği insana ilişkin düşüncelerle ne kadar mutlu olabileceğini anladım.”

“Unuttum bildiğimi doğarken umudum ölmeden hatırlamak”  
“Hayata devam edebilmek için geçmişi arkada bırakabilmek gerekir.”


Jenny’e evlenme teklifi eden Forrest, reddedilince “Beni neden sevmedin Jenny?” diyerek izleyicileri duygulandırır. Ve Jenny her zaman yaptığı gibi ortadan kaybolur. Bu olayların ardından koşmaya başlayan Forrest tam 3 yıl 2 ay 14 gün ve 16 saat koşar. Sonra "yoruldum" diyerek bir anda durur. Başlarda bu koşmasının bir sebebi olmadığını belirten Forrest, sonradan şunu söyler; "Annem her zaman hayata devam edebilmek için geçmişi geride bırakman gerekir, derdi. Ben de galiba bunun için koştum." Eve döndüğünde Jenny’den bir mektup alan Forrest, onun yanına gider ve Jenny'den bir oğlu olduğunu Jenny’in ise hasta olduğunu öğrenir. Jenny ile evlenirler ama bir yıl sonra Jenny’i kaybeder. Jenny öldükten sonra da hayatını kendiyle aynı ismi taşıyan oğlu küçük Forrest’a adar. Forrest, okulun ilk gününde küçük Forrest’ı okul servisine bindirmek için, kendisinin de okula ilk başladığında annesinin oturduğu ağaç kütüğünün üzerine oturarak bekler, bu esnada kitap ayracı olarak kullandığı kuş tüyünün rüzgârda uçuşunu izlediği sahneyle film sona erer.
 

Bu filmden aklımızda Forrest gibi mi yoksa Jenny gibi mi yaşamak sorusu, kalbimizde Jenny gibi mi yoksa Forrest gibi mi sevmek sorusu kalıyor. Sahi nasıl bir yaşamak geçiyor başınızdan? Umudumuz ölmeden hatırlamak... Film gibi yaşamımıza dokunarak anlar bırakanlara kuş tüyü kalemle teşekkür ederim.

  • Instagram - Black Circle
  • Twitter - Black Circle
  • YouTube - Black Circle
  • Facebook - Black Circle
bottom of page