Ayşegül Atılgan
11.08.2021
DOĞADAN KALEME, KALEMDEN DOĞAYA
“Bir dal koptukça benim yüreğimden kan gider.”
Yaşar Kemal
Avrupa’yla Asya’nın köprüsünde Doğu ve Batı uygarlığının kavşağındaki topraklarımız kültür birikimlerinin toprağıdır. Akdeniz’in dünyamız üzerinde zengin bir kültür çemberi vardır.
Akdeniz, dümdüz mavileyen bir orman. Akdeniz’in üstünde yelken bulutları şişer, mavi kayalıkların arasından mavi çiçekler fışkırırken turuncuya çalan sarıçiğdemler ovaya yayılır. Ortalığı kekik kokuları doldurur. Sarı sıcaklarda mor gölgeli Toroslardan serin yeller eser. Ormanlarında geyikler dolaşır. Akdeniz insanları kendilerini baharla doğanın uyanışına, sevincine vururlar. Doğa ve insan bir sevinç kasırgasında birleşir. Doğa, çiçeği, tomurcuğu, çimeni, güneşiyle gelir. İnsanlar da en güzel giysileriyle, en güzel türküleri, en güzel Karacaoğlan şiirleriyle, oyunlarıyla ona katılırdı. (Yaşar Kemal)
Yaz gelip de beş ayları doğunca,
Kıvrım kıvrım gider yolu yaylanın.
Lalesi, sümbülü boyun eğişin,
Rayihası tatlı gülü yaylanın.
Aklı pınarları suyu çağlıyor, inim inim güzelleri ağlıyor,
Çıkmış anasın da seyran eyliyor,
Efesi sürgüne gitti yaylanın engininden yükseğine çıkılmaz,
Kaplan girse meşelerin sökülmez,
Kumaş yüklü tor taylağın çekilmez,
Evleri sürgüne gitti yaylanın.
Eşeli de Karacaoğlan eşeli,
Altı yıl oldu sevdana düşeli,
Üstü boz topraklı kaplan meşeli,
Güzeli sürgüne gitti yaylanın.
Karacaoğlan
Peki, doğanın karşısında olan yok mudur? Git şu koskoca Anadolu’nun ormanlarını adım adım dolaş, yıkılmışlığını, yakılmışlığını, yurdun çöl olmaya doğru gittiğini gör. Sen durmadan yaz, sen yazdıkça hiçbir şeyin değişmediğini gör. (Yaşar Kemal)
Doğayı öldürmek kolay, yaratmak zordur. Doğayı yeniden yaratmaya kalkışanlar bunu biliyorlar. Öldürülmüş doğayı yaratmak için insanüstü, umutsuz bir çabayla çabalamak gerekir. Bizim ağaçlandırmadaki uzmanlara bir soralım da öğrenelim bir tek ağacı yeşertmek neye, kaça mal oluyor. (Yaşar Kemal)
Doğanın öldürülmesinin üstüne insanlık bütün gücüyle yürümezse insanlığın sonu kötü. Dünya değişiyor dostlarım. Günün birinde gökyüzünde, güz mevsiminde artık esmer lekeler göremeyeceksiniz. Günün birinde yol kenarında, toprak anamızın koyu yeşil saçlarını da göremeyeceksiniz.(Sait Faik)
Yine de can çıkmayınca umut çıkmaz diyen adamım çünkü ben doğa içinde doğmuş, büyümüş bir insanım. (Yaşar Kemal)
Kalemim yazarların doğadan kalemlerine dökülenlerini iletmekten öteye gitmiyor. Fuzûlî’nin “Konuşsam tesiri yok / Sussam gönül razı değil” dediği yerdeyim. Hem ne ekleyebilirim ki dile getirdikleri ne eksik ne fazla… Okurlarımızın bir ağaç gölgesinde serinlediklerini, bir çiçeği dalında sevdiklerini, doğayı koruduklarını biliyor; paraşüt çiçeğine püflemekten, papatyaları seviyor sevmiyor uğruna heder etmekten başka doğayı incitmediklerine inanıyorum. Umudumuz yeşil, doğayla yeniden kucaklaşacağız.