Hande KOÇAK
22.08.2022
BİR TEREDDÜDÜN ROMANI
Peyami Safa’nın on birinci eseri olan Bir Tereddüdün Romanı 1933 yılında Ötüken Yayınevi tarafından basılır. Eserlerinde psikolojik tahlillere ağırlık vermesiyle tanınan Safa, 200 sayfalık bu romanında bir yazarın aşk hayatındaki tereddütleri konu alıyor. Peyami Safa eserlerinde Doğu Batı etkileşimine önemli ölçüde yer verir. Kendi düşüncelerinden açık bir şekilde bahsetmese de düşünce dünyasını eserlerinden anlayabilmek mümkündür.
Ben kitapta yer alan gerçeklerden bahsettim, görünen kısımlardan... Kitabın adı ise bununla bir tezat oluşturuyor: Bir Tereddüdün Romanı. Gerçekçi bakış açısıyla ele alınan bir yaklaşımı yok. Aksine, insanın kendi içinde yaşadığı bunalımları, tereddütleri, bocalamaları anlatıyor. Böylece daha kitabın başında sizi etkisi altına alıyor. Romanda iki karakter daha ağırlıklı olarak anlatılsa da toplamda üç ana karakter var: Mualla, Vildan ve muharrir (yazar). Karakterlerin az olması, okurun hikayeye hakimiyetini kolaylaştırıyor. Hepsinin farklı özelliklerini derinlemesine görmüş oluyorsunuz. Gelin, biraz da bu karakterlerden bahsedelim.
Roman aslında Mualla ile başlıyor. Mualla’yı diğer ana karakter olan muharririn kitabını okurken görüyoruz. Muharririn kitabında yer alan melankolik tarzdaki alıntıların bir kısmını Mualla’yla birlikte biz de okuyoruz. Mualla’nın muharririn yaşadıklarını hissetmesi ve ona yardım etmek istemesiyle okur da onunla birlikte buhranlar yaşıyor. Evet, kitap ‘roman içinde roman’ şeklinde başlıyor.
Gelelim Mualla’nın kendisine. Mualla güzel, akıllı, garantici ve alışkanlıklarına bağlı ama aynı zamanda her ne kadar dış dünyaya belli etmese de hisli biri. Biraz sıradan... Yolu bir gün bir tanıdıkları vasıtasıyla okuduğu kitabın yazarıyla kesişiyor. Muharrir görür görmez Mualla’dan etkileniyor ve ona kısa sürede evlenme teklif ediyor. Ama Mualla’dan yanıtında aceleci olmamasını ve samimi olmasını istiyor. Mualla garantici kişiliğinin etkisiyle her şeyi süzgeçten geçirmeye başladığında roman diğer karakterlerle devam ediyor.
Daha sonra muharririn yolu Vildan’la kesişiyor. Vildan muharririn kitaplarını okumuş ve ondan oldukça etkilenmiş biri. Çünkü onun romanlarındaki kadın karakterleri kendine çok benzetiyor. Vildan nasıl biri? Ruh tahlillerini kesin bir şekilde yapabiliriz çünkü bu kitaba çokça yansıtılmış. Ama Vildan’ın gerçekte kim olduğunu tam anlamıyla bilemiyoruz. Çünkü sonlara doğru muharrire yalan söylediğini aslında başka biri olduğunu ifade ediyor. Ondan da emin olamıyoruz ama zaten bizi ruh tahlilleri ilgilendiriyor. Vildan sürekli kendini bulmaya çalışan biri. Her duyguyu, her hissi sonuna kadar yaşayan, sürekli bunalımlar geçiren ve tereddüt içinde kalan biri. Mualla’dan oldukça farklı. Daha çok kafasına göre hareket ediyor ve ruh dünyasını da dışarıya yansıtıyor. Muharriri bir saplantı haline getirmiş adeta. Onun Mualla’ya evlenme teklifi ettiğini duyunca onu kıskanıyor ve ona ulaşmaya çalışıyor. Belki de muharrir, kendini arayan Vildan için önemli sandığı ama aslında sadece sığınmak istediği bir yer. Çünkü Vildan ne yapsa olmayacak. Kendi içinde yaşadığı tereddütleri her yere götürmeye devam edecek.
Gelelim, kitabımızın erkek karakterine. Muharrir de kendi içinde gelgitleri olan, doğru tercih yapmaya çalışan ama kendini ararken tercihlerini de bir kenara bırakan, kitaplarına da yalnızlığını yansıtan biri. İki kadın arasında gelgit yaşıyor ama aslında konu onun için belki de ‘kadın’ değil. O da kendini bulma yolunda... Romanın sonlarında yaşadıkları dönemin özelliklerinden konuşuyorlar Vildan’la. İşte burada Peyami Safa’nın düşünceleri devreye giriyor.
Peyami Safa her zamanki gibi romanlarında okurları da başkarakterlere dönüştürerek farklı ruh dünyalarında kendilerini bulmalarını sağlıyor. Yaptığım en etkileyici ruhsal yolculuklar Peyami Safa’nın romanları sayesinde oldu. Bu kitabında alışkanlıklarına sıkı sıkıya bağlı olan Mualla’nın bile kendi içinde yaşadığı gelgitlere tanık oluyoruz. İnsanların iç dünyaları göründüğünden çok daha karmaşık ve tereddütlerle dolu. Ama yine de herkes kendine ait bir yer bulmak için çabalamaya devam ediyor. Bunu Peyami Safa’nın üslubundan tatmanızı ise ayrıca öneririm. Keyifli okumalar olsun…