Ayşegül ATILGAN
25.01.2024
BENİM RÜYALARIM HEP ÇIKAR
Esra Kahya imzalı Benim Rüyalarım Hep Çıkar, İletişim Yayınları'ndan 2023 yılında çıktı. Hikâye kitabının içinde on iki hikâye yer alıyor.
“Rüyamı al götür, rüyamı al götür, rüyamı al götür.” (s.57) alıntısından yola çıkarak Kahya’nın hikâyelerinin rüya izleği etrafında şekillendiği görülüyor. Kahya’nın dili de rüyaları okurlarına anlatıyormuşçasına sade, akıcı ve yalın. Tabii ki rüya denince akla gelen ilk isim Freud. Kahya’nın hikâyelerine Freud’un rüya merceğinden bakmak pekâlâ mümkün. Freud’a göre rüyalar, baskı altına alınmış ve tatmin edilmemiş duygular, arzular ve düşüncelerin uyku anında üst şuurun baskısından kurtulmasından meydana gelmektedir. Bu bakımdan Freud rüyaları; istek, ceza ve sıkıntı olarak üç gruba ayırıyor. Kahya da bilinçaltındakilerini istek-arzu, sıkıntı, ceza izleklerinde oldukça iyi bir şekilde kurgulamayı başarıyor.
Ufak bir poster meselesi “…posterim nerede? Balkon ayaklarımın altından çekilir gibi oldu. Babam karşımda. “Al şunu kolumun altından düşecek şimdi” Allah be! Almaz olur muyum aslanım babam! (s.25), Gerçeğe Rüya karıştı “her şeyi unutup annemin anlattığı masallara inanmak istedim. Monik Hanım ve Şişeler “…ama masa beni tutardı, zarif bir kadının elleri uzanır ve “gitme” derdi şuh bir ses. Bire bir ölçülerde harika bir Fransız antikasıydı ve benim zaafımdı ne hayallere sebepti o kare masa. (s.71), Mercan’ın Saçları “Duydunuz mu kız? Saçları olsa alırdım onu demiş Hakan. “Saçları olsa” (s.17). Şeytan Aldı Götürdü “Yeliz kalktı yerinden göçen kuşlara imrendi, kuş kadar olamadığına yanıp televizyonun düğmesine bastı.” (s.94) hikâyeleri istek-arzu izlekli; İşte Şimdi Yeminini Bozduğu Andır “bir bahar akşamı kışa dolanmaktan korkuyorsun.” (s.66) Ölene Kadar Aramızda “…kuş bulutu bu çığlıkla kudurdu, yer gök kuş tüyü, kuş öfkesi, kuş yası." (s.86), Külleri Kaldı “Her hikâye biraz eksik başlar. Herkes yarımdır biraz. Boşa konsa olmaz, doluya konsa sığmaz. (s.99) Yeniçerinin Hezeyanı “…kimseye bir şey anlatma, hele anılarımızı hiç. Onlar bakirdir. (s.49) sıkıntı izlekli; Susmak Zamanı “Herkes ve her şey sustu. Göklerin ve yerin sakladığı ah elbette çıkacaktı. Şimdi susmak zamanıydı.” (s.29;36), Ben Bir Yalan Uydurdum “…giymiyorum terlik falan giymiyorum. Al işte bak ters çevirdim. Birazdan ayna kıracağım. Sokakta ne kadar kara kedi varsa toplayıp merdiven altlarından geçeceğim.” (s.55), ceza izlekli hikâyelerdir.
Kapağına resim de olan Yetiş Umay Ana hikâyesi ise istek-arzu, sıkıntı, ceza izleklerinin iç içe geçtiği bir hikâyedir. “Abbas sevindi, sevinmeyi bilmediğinden midir nedir bir acemilik indi eline koluna. Müjde niyetine beklemenin diyetine bir bebek bu eksik evin içinde göründü. (s.105), onun eksiği kumasının karnında iyiden iyiye ellenip ellenip ayaklanmaya başlayınca yüreğine basan darlık yerinden çıkmak için zapt olmaz bir hal aldı. Saniye yarı baygın inleyip duruyor. Dilinin içinde bir dua “Yetiş Umay Ana” (s.107)
Umay Ana Türk mitolojisinde doğurganlık tanrıçasıdır. Öykü içinde; “Üç boynuzlu, yere kadar uzanan bembeyaz bir elbisenin içinde, gümüş saçlı, güzeller güzeli bir kadın” ifadesiyle Umay Ananın bilinen tasvirine yer veriyor, Esra Kahya. “Hürü mutfakta, kara taşın üstünde. Bir eli boş karnında, diğerinde gümüş bir saç teli. Önündeki tepsinin içinde yarısı yenmiş un helvası.” (s.111)
“Ve her hikâye okunma zamanını bekliyordu.”