Burak SOYER
25.10.2023
“Ah Bu Şarkıların” “dili” olsa da…
Çeşitli mecralarda yayımlanan deneme ve öyküleriyle kendisine aşina olduğumuz Anıl Çetinel Örselli'nin ilk kitabı “Ah Bu Şarkıların” yayımlandı. Birer şarkının eşlik ettiği toplam 14 öyküden oluşan kitapta Örselli, ağır mevzulara ince damarlardan girerek kendine has bir üslup yaratıp, hayatları yüreklerinden geçen insanlara ses olmuş.
Anıl Çetinel Örselli, 1980 yılında Ankara’da doğmuş. Lisans eğitimini istatistik bölümünde tamamlayarak işletme alanında da yüksek lisans eğitimi yapmış. Halen Sosyoloji bölümü öğrencisi olan Örselli’nin deneme ve öykü türlerindeki yazıları, Mahal Edebiyat Sanat, Asonans, Litera Edebiyat, Darağacı Sanat, Kuytu, Öyle Olsun, Kafa, Fanus, Lento, İshak Edebiyat gibi mecralarda yayımlanmış. Birçok ödüle layık görülen öyküleri, aynı zamanda kolektif kitaplarda da okurla buluşmuş. Yazıları ayrıca Uğur Mumcu AG Vakfı ve 17. İstanbul Bieaneli işbirliğiyle yürütülen “Dünyadan Saklı Hikâyeler” projesi dahilindeki Gazeteciler Platformu’nda yayımlanmış. Anıl Çetinel Örselli, şimdi de Eksik Parça Yayınları’ndan çıkan ilk kitabı “Ah Bu Şarkıların”la okurun karşısında. Toplam 14 öykünün yer aldığı kitapta, ağır mevzulara ince damarlardan girerek kendine bir üslup yaratan Örselli, tıpkı kitabın editörü Zafer Köse’nin dediği gibi, “Okuru sıkmadan sıkıntılı durumlar” anlatıyor.
Anıl Çetinel Örselli bir değil bin derdi sırtlayıp girişmiş kitabı yazmaya. Öykülere can veren kişilerin hepsinin heybesi, yaşamın dikenli telleriyle delik deşik dolup, Örselli’nin kaleminin mürekkebi haline gelerek satırlara dökülmüş. Mutsuz toprakların doğurduğu çileli analardan olma çocukların ceremesiyle donanmış “Ah Bu Şarkıların” tamamı. İtilmiş, kakılmış, baştan aşağı en derin yerinden façalanmış, yağlı urganı henüz nefesi tükenmemişken kefen yapmış insanlarla doldurmuş sayfaları Anıl Çetinel Örselli. Doldurma kasetler gibi ikiye böldüğü kitabının A yüzü de aynı B yüzü de. Şarkıların nağmesi değişse de sözler gelip yüreği vurmuş. Bazısında bıyık sarartan tütünlerin dumanıyla rakı beyazından duman olmuş kafalara meze niyetine çalmış şarkılar, öbüründe ömründeki gün kadar yol tepmiş koca koca kamyonların içinde yalnız kalabalığa ses olmuş. Darbelerin derbeder yaptığı evlerdeki tüplü 37’liklerden yükselen ölülerin sesini duymamak için, yeri gelmiş, kulağa tıkaç olmuş. Neşet Baba, Zülfü Livaneli, Zeki Müren, Müzeyyen Senar, Ahmet Kaya, Esmeray, Semih Öksüz, Ayşegül Aldinç, Sezen Aksu, Melihat Gülses, İlkay Akkaya omuz vermiş bu biçare insanlara.
Almadan vermez bu dünya. Alacağını almış bu insanlardan ama vereceği meteliği kodamanlara, ensesi kallavi olanlara, namertliği kendine yol yapanlara vermiş. Ama kararmasın hemen dünyanın ensesi. Böyle “insanlar” varken, ne bir “ahı” kalır üzerinde ne de alacağı başka meteliği. Anıl Çetinel Örselli, yerinde kesmiş kitabın başlığını. “Sanat Güneşi”nin, “Ah Bu Şarkıların Gözü Kör Olsun”u kırpmış tam yerinde. Zira Örselli’nin anlattığı insanlar gerisini rahat getirir, “Ah Bu Şarkıların” diyerekten başlayan cümlenin. Ağızlarında da pek yakışır…